30.6.14

Hayvan pisikoloğu hayvan bakıyor-Uslu civcivler

 Merhaba sevgili okurlarım.Bu gün epeyce civciv baktım,anneleri olmadığından onlara her şeyi biz öğrettik.Aşağıdaki resimlerde de onlara yemek veriyoruz ve seviyoruz.Biri erkek biri kız bu iki civcivin ismi de Adisson ve Alida.Tavuk olana kadar onlara biz bakacağız. :)

Ramazan bayramı yaklaşıyor




Ramazan veya Ramazan ayı (Arapça: رمضان Ramaḍan), Hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayı. İslamiyet'te Ramazan, oruç tutma ayıdır ve kutsal kabul edilir.

Köken
  Arapça kökenli bir sözcük olan Ramazan, "Ramaza" (çok sıcak olma) kökünden gelir. Bunun nedeni muhtemelen Ramazan orucu ibadeti ilk uygulanmaya başlandığında yaz aylarına tekabül ediyor olmasıdır.

Zamanı
 
Ramazan ayının zamanı Hicri takvim'e göre düzenlenir. Hicri takvim,Halife Ömer'in zamanında düzenlenmiştir.
Hicri Takvim bir ay takvimi olduğu için yıllar, miladi takvimden  11 - 12 gün kısadır. Bunun sonucu olarak Ramazan ayı her sene miladi takvimde öne kayar. Yaklaşık olarak her 32 senede bir, Ramazan ayı aynı tarihlere denk gelir.

İslam'da Ramazanın önemi
 
Kur'an'ın ilk ayetlerinin vahyedildiği Kadir gecesi bu ayın içindedir. Hangi gün olduğu bilinmemekle birlikte Ramazan ayının 27. gecesi Kadir Gecesi olarak kabul edilir.
Kadir gecesi ile ilgili Kur’an’ın 97.süresi olan Kadir Suresinin ilk üç ayeti şöyledir:

" Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır."

Hicri takviminde Ramazan ayı


Ömer'in hilafeti zamanında Arap Yarımadası'nda; Persler, Romalılar ve başka medeniyetlerin kullandığı güneş ve ay takvimleri kullanılmaktaydı. Hicaz-Asir bölgesinde ise hem güneş hem de ay takvimi kullanılıyordu. Takvim oluşturma fikri ortaya çıkınca yapılan istişareler sırasında sahabeden Ali bin Ebu Talib, oluşacak takvimin peygamberin Medine'ye hicretini başlangıç tarihi olarak önermiştir. Bu görüş kabul edilmiştir fakat peygamberin hicretinin ay takviminin ilk ayı olan Muharrem'e değil de Rebiulevvel'e denk gelmesi sonucunda tarih geriye alınmıştır. Buna göre Hicrî takvimin başlangıcı miladi 23 Temmuz 622'ye denk gelir, yılın dokuzuncu ayı da böylece Ramazan olur. Ramazan ayından önceki hicrî ay Şaban, Ramazan'dan sonraki ay ise Şevval ayıdır.
Hicrî takvimin salt ay takvimi olması sebebiyle, bu takvimdeki ayların mevsimlerle ilişkisi yoktur; yani her ay güneş takvimine göre her yıl pozisyonu değişir, ve böylece aylar mevsimler arasında gezinir - belirli bir mevsimin ayı olmazlar. Bu sebeple Ramazan ayı ve oruç dönemi her yıl değişir.

Ramazan orucu

 
Bakara Suresi'ne göre Kur'an'ın İslam peygamberi Muhammed'e gönderilmesi Ramazan ayında başlamıştır ve bu ay içinde "oruç" tutmak müslümanlara emredilmiştir. İlgili ayet şöyledir:
O Ramazan ayı ki irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz! (Bakara 185)

Bu ay boyunca gün doğumundan önceki alaca karanlık ile günbatımından sonraki alaca karanlık arasında yemek-içmek ve cinsel ilişkide bulunmak Müslümanlara yasak kılınmıştır. Mükellef olan Müslümanların Ramazan orucunu tutması farzdır.


Sahur

Ramazan ayında oruç tutanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemeğe ve bu yemeğin yendiği zaman aralığına sahur denir.

İftar

Gün sonunda orucun açılmasına ve bu esnada yenen yemeğe iftar denir.


29.6.14

Okudum bitti-Tess Gerritsen-Günahkar



"Son derece heyecan verici. Bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız."
-Mo Hayder-

"Vurucu cümleler eşliğinde yürek hoplatan bir gerilim. Gerritsen her yeni romanında, işinde daha da ustalaştığını kanıtlıyor."
-The Drood Review-

"Gerritsen, insan ruhunun derinliklerinde saklanan gizleri gün ışığına çıkartmayı başaran hayal gücüyle, Edgar Allen Poe ile H. P. Lovecraft arası ilgi çekici tarzıyla ses getiriyor."
-Chicago Tribune-

"Gerritsen'den tuhaf bir şekilde insanı içine çeken, korkutucu ve gerilim yüklü bir roman daha."
-Booklist-

"Gizemler ardına saklanmış, korkutucu ve çekişmeli bir mücadele."
-Kirkus-

Tess Gerritsen, zihninin karanlık kuytularında gezinen tüyler ürpertici ve kafa karıştıran cinayet kurgularını, Günahkar adlı romanında ustaca kaleme almış. Dünya döndükçe son bulmayacak olan iyi ve kötü arasındaki savaşı, ustaca şekillendirdiği karakterleriyle sahneye koyan Gerritsen korkuyu, son derece başarılı bir gerilim romanı olan Günahkar ile okuyucuların kalbine salıyor.

Kitap tanıtımı-Lucy Kevin-Düğün hediyesi




Julie Delgado, restoranı kapandıktan sonra, San Francisco'da ünlü bir düğün mekânı olan Rose'un Köşkü'nde geçici olarak işe başlar. Julie hazırlayacağı menüyle gelinle damadın başını döndürmeyi planlıyordur, böylece yeni patronunu etkileyecektir. Ancak kaderin Julie için farklı planları vardır. Damat yerine damadın kardeşi ünlü şef yemekleri tatmaya gelince, işler umduğu gibi gitmez.

Andrew Kyle, ünlü bir şef olmakla birlikte yaptığı eleştiriyle Julie'nin restoranının sonunu getiren kişi olma özelliğine de sahiptir. Andrew Julie ile Rose'un Köşkü'nde tanıştığı anda onun risk almayan biri olduğunu anlamıştır. O andan itibaren Andrew'un tek isteği, Julie'nin kalbine ördüğü bu zırhı kaldırmaktır.

Andrew'la aralarındaki karşı konulmaz kıvılcıma rağmen Julie, hayatında bir kez olsun aşkı göze alabilecek midir?

28.6.14

Kitap tanıtımı-Fulsen Türker-Garson ve mutlu




"Ne işim var benim burada? Müşterisi olmam gereken yerde servis yapıyorum. Yaş otuz iki. Çok değil, daha dört ay önce takım elbiselerimin içinde kırıtıyordum şu caddede. Ama hadi evimize gidelim Fulsen. Burası bize uygun bir yer değil."

"Omlet alacağım bir tane. Bir de çay. Omleti yumurtasız yapalım lütfen."

"... bu arada salata rica ediyorum ben. Ama gereksiz yeşillik koymayın içine."

"Vejetaryen bir içeceğiniz var mı? Sıcak, soğuk fark etmez."

Garsonluk yedi milletten insanla anlaşabilme yeteneği ve yüksek sabır gerektirir. İçinizden söyledikleriniz duyulmasın diye güçlü mimik kontrolü ve teatral yetenek ister...

Yalnızca statü ve etiketlerin yüksek sesle konuştuğu bir hapishanede yaşıyorsunuz. Ne kadar dayanabilirsiniz? Mutlaka sizi de "daha iyi yerlerde görmek" isteyenler vardır. Onlara bir fincan iyi kahve verin. Sakinleşeceklerdir. Bazı işler geçici olabilir, evet. Ama hayat kesin olarak geçici. Bunu bilirken nasıl durduğu yerde durabiliyor bunca insan?

Blogunda paylaştığı "32'me doğru, garson ve mutlu..." yazısıyla 300.000'den fazla okurun yoğun ilgisiyle karşılaşan Fulsen Türker, ilk romanında herkesin içten içe "ah keşke" dediği büyük dönüşümünü, beyaz yakalıktan garsonluğa uzanan yolu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor.

Yalnızca bir meslek değiştirme serüveni değil, insanın kendisi ve geri kalan her şeyle yeni baştan ilişki kurma mücadelesi.

Ansızın tepetaklak olan hayatını kahve kokusuyla, soslarla, kokteyllerle, sandviçlerle ve envai çeşit müşteriyle dolu rengarenk bir alemde tedavi eden genç bir kadının öyküsü...

"Dede sana bir şey söylemem lazım."
"Söyle kızım."
"Ben mutluyum."

27.6.14

Yeni oyun eleştirisi-Stardoll


Merhaba sevgili okurlarım.Bu gün yeni oyun eleştirisi ile karşınızdayım.Bu oyun eleştirisi bütün kızların ilgisini çekecek bir oyun.Bu oyunun ismi Stardoll.Bu oyunu bütün dünya kızları ve erkekleri oynuyor.Bu oyun çocuktan büyüye herkesin oynaya bileceği bir oyun.Tabi 18 yaşından küçüklere ebeveynlerinin gözetimi altında girebilirler.

26.6.14

Kitap tanıtımı-Michel Pasotureau-Mavi bir rengin tarihi



Antik Roma'da barbarların, yabancıların rengidir, Antikçağ'da renk bile sayılmaz, Antik Yunan'da hiçbir metinde adı geçmez, öyle ki bazı filologlar Yunanlıların maviyi göremediklerini bile düşünürler, Ortaçağ'da Katolikler adını bile anmazlar... Sonra birden her şey değişir. Mavinin Avrupa toplumlarındaki tarihi inanılmaz bir yön değiştirmeyle yazılmıştır: Başka deyişle, yerden göğe yükselir adeta.

Michel Pastoureau'nun bu şaşırtıcı çalışması, Antik çağ ve Orta çağ toplumlarından Modern Çağ'a kadar, söz dağarcıkları, kumaşlar, giysiler, semboller, günlük yaşam, din ve sanat üzerinden mavi rengin toplumsal alandaki evrimini inceliyor. Eskiden Avrupa'da hor görülen bir renkken, bugün nasıl açık ara en sevilen renk mertebesine eriştiğini tüm sosyolojik ve psikolojik yönleriyle mercek altına alıyor. Pastoureau, renklerin de bir tarihi ve hayatı olduğunu, mavinin heyecan verici macerasıyla gözler önüne seriyor.

25.6.14

Kitap tanıtımı-Sarah Jio-Böğürtlen kışı



"Canım Daniel'ım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.

23.6.14

Tarif kitabından-Pizza



 Merhaba sevgili okurlarım.Bu gün size pizza'nın yapılışını paylaşacağım.Yapılışı çok kolay bu ev yapımı pizzayı seversiniz umarım. :)

Hafta sonu ne yaptım?

Hafta sonu benim için güzel bir haftaydı.Biraz dışarı çıktım.Bahçede oyalanmak istedim ama hava çok soğuktu.Çok fena rüzgar vardı.Bende biraz tebeşirle bir şeyler yaptım.İşte bakın. :)

Alida Marmaris

21.6.14

Kadınları anlamanın 6 püf noktası




Kadınlar,kadınlar,kadınlar...Kadınları anlamak ne kadar zor değil mi?Kadınlar çözülemez bir labirent gibidirler...Ne kadar uğraşsan çözemezsin. :)

İşte ben de kendi fikirlerimle kadınları anlamanın püf noktalarını size açacağım.Bence bu kadar püf noktası yeter.Bu sadece 2 dakikanızı alır.Biraz eğlenmek için okuyun lütfen. :)

20.6.14

Yazar olmak isteyenler için-Faydalı siteler ve 5 püf noktası


Merhaba sevgili okurlarım.Bu gün benim gibi yazar olmak isteyen arkadaşlarım için faydalı kitap paylaşım sayfaları ve çok okunan kitap yapmak için 5 püf noktası paylaşacağım.Umarım beğenirsiniz. :)

19.6.14

Kitap tanıtımı-Lisa Unger-Piyonun son hamlesi


"Kesinlikle okuduğum romanların en iyilerinden biri diyebilirim!"
-Tess Gerritsen-
Kanımda cinayet akıyordu. DNA'mın iki ipliğinde de cinayet yazılıydı. Bundan kaçmak için elimden geleni yapmıştım, ama nereye gidersem gideyim, orada da aynı kişiyim. Lana Granger, psikolojik sorunların yanı sıra cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve sırları olan genç bir kızdır. Buna rağmen okul hayatında oldukça başarılıdır. Üniversite eğitiminin son yılında annesinin vasiyeti üzerine işe girerek kendi ayakları üzerinde durmak için çocuk bakıcısı olarak çalışmaya başlar. Bakıcılığını üstlendiği on bir yaşındaki Luke da kendisi gibi sorunlu bir çocuktur. Fakat zaman geçtikçe Lana, onun yalnızca çocuklara mahsus problemleri olmadığını, bunun da ötesinde tehlikeli biri olduğunu fark eder. Lana'yı içinden çıkılmaz bir girdabın ortasına sürükleyecek ve herkesten gizleyerek maziye gömdüğünü sandığı ölümcül sır, bu esrarengiz çocuğun eline geçmiş olabilir miydi? Belki de geçmişine ait eksik parçalardan biri Luke'un ta kendisiydi…
"Entrika ve gizemin kendini çokça hissettirdiği, sürprizlere açık bir gerilim."
-The New York Times-
"Sizi ters köşe yapıp hiç beklemediğiniz bir finale imza atacak sıra dışı bir roman."
-USA Today-
Türünün en iyilerinden, sürükleyici bir psikolojik gerilim. Lisa Unger'in romanlarıyla henüz tanışmadıysanız, başlamak için ne bekliyorsunuz?
-Harlan Coben-

18.6.14

Sally Goldenbaum-Sahile düşen gölgeler



Tek bir ilmek bile atlamadan ipuçlarını toplama ve suç vakalarını çözme konusunda oldukça başarılı olan Liman Yolu Örgücüleri yeni bir cinayetle karşı karşıyadır. Örgü tutkunu dostlar dolunayın göz alıcı ışığı altında verilen özel bir yemek davetinde inanılmaz bir olaya şahit olurlar: Son model bir araba sarp kayalıklardan aşağı uçarak sulara gömülür. Bu olayın sonucunda hayatını kaybeden kişi ise örgücülerin tanıdığı biridir ve bu kişinin kazaya değil cinayete kurban gittiğinden şüphe edilir. Çeşitli dedikodular ve söylentiler eşliğinde ipuçlarının peşine düşen Liman Yolu Örgücüleri, katilin bu garip suç motifini çıkarmak için işbaşındadır.








17.6.14

Okudum bitti-Tess Gerritsen-Çırak


Cerrah Geri Dönüyor… Ve Bu Kez Yalnız Değil…

Boston dedektifi Jane Rizzoli, Cerrahın elinden yeni kurtulmuş, kâbuslarının sona erdiğini düşünmeye başlamıştır ki, yeni ortaya çıkan bir seri katilin peşine düşmek zorunda kalır. Ancak bu yeni katilin yöntemlerinin Cerrahınkilere olan benzerliği ürkütücüdür. Davayla ilgili herkesten daha çok şey bilen gizemli bir FBI ajanının ortaya çıkışı Rizzoli'nin işini kolaylaştırmaktan çok daha da zorlaştıracaktır. Uzun yıllardır birlikte çalıştığı ortağının yardımı olmadan tek başına savaşmak zorunda olan dedektif, korkularıyla ve kâbuslarıyla yüzleşip Cerraha ve "çırağına" meydan okumaya hazırlanmaktadır.



Bu kitabın kapağını açmadan önce ışıkları yakmayı, dolapların içini kontrol etmeyi ve kapıları kilitlemeyi unutmayın. PEOPLE



Ustaca ve ürkütücü… Gerilimi ensenizde hissedeceksiniz. THE WASHINGTON POST BOOK WORLD



Tam anlamıyla korkunç… Kitabı okuyacağım diye uykularımdan oldum ve uzun süre kendime gelemedim. Gerilim hiç bitmiyor, Gerritsen'in karakterleri bir neşter gibi derine iniyor. BEŞİNCİ TÜP'ün yazarı MICHAEL PALMER



Gerritsen'in romanlarında bağımlılık yaratan bir şeyler var… Gözlerinizi sayfadan ayıramıyorsunuz; akıp gidiyor. Vakit gece yarısını geçip sabaha dönmesine, içinizin ürpermesine, tüylerinizin diken diken olmasına aldırmadan okuyorsunuz… MAINE SUNDAY TELEGRAM



Kendinden emin bir cerrahın neşteri gibi keskin… Tess Gerritsen bütün ustalığıyla gerilim romanları arasındaki yerini sağlamlaştırıyor. PUBLISHER'S WEEKLY



Gerritsen hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman… Yeni okurların bu heyecanı keşfetmesi için iyi bir fırsat… BOOKLIST

16.6.14

Yeni oyun eleştirisi-Marketland

İşte yeni oyun eleştirisi.Şimşek kız yine bir Facebook oyunu ile karşınızda.Bu oyunun ismi Marketland ve Cafeland oyunu ile aynı şirket tarafından yapıldı.Bu yüzden Cafeland oyunu ile benzer animasyonda.Bu sefer ise market işletiyoruz.Çok güzel bir oyun bence.Ben bu aralar pek girmiyorum ama çok sevdiğim bir oyundur.Dekorasyonları çok pahalı ve çok lükstür.Bence denemeğe değer. :)

Leah Hager Cohen-Bilmiyorum deme rehberi



 Çoğu zaman bu kelimenin bizi küçülteceğini, statümüzü baltalayacağını ve gelişmemizi engelleyeceğini düşünürüz. Oysaki Cohen'e göre bu itirafımız bizi özgür kılar ve güçlendirir. Çünkü bilmemek, insanın doğasında vardır. Bu gerçekle ne kadar barışık olursak, kendimizle ve ruhumuzla da o kadar barışık ve özgürce yaşayabiliriz.

Cohen bizi sadece, cahilliğimizi itirafa yönlendirmez, aynı zamanda çok daha umut verici ve heyecanlı bir şey önerir; belirsizliği kucaklamamız gerektiği gerçeğini. 'Bilmiyorum' demekten kaçarız çünkü utanılacak bir duruma düşmekten ve dışlanmaktan korkarız. Ama bu mazeret sonucunda da bazı bedeller öderiz. Ne zamanki kendimizi ihtimallere açık, savunmasız bırakırsak ancak o zaman benliğimizle, başkalarıyla ve yeni fikirlerle gerçek bağlar kurabiliriz. Şüpheye hak ettiği değeri verdiğimizde her şeyin mümkün olduğunu görebiliriz. Korkularımızdan kurtulabildiğimizde ise gerçek anlamda özgürleşebiliriz.

15.6.14

Vampir Akademisi-Sonunda izledim!

Merhaba arkadaşlar,şimdi sizlere bir kaç ay önce izlediğim Vampir Akademisi filminin eleştirisini yapacağım.Bu filmi izlemek için ne kadar beklediğimi anlatamam.Türkçe dublajını bulduğumda sevincimden uçmuştum.Tabi ki,tatmin olmadığım şeyler de vardı.Ama yine de severek izledim. :)

Vampir Akademisi yönetmenliğini Mark Waters'ın üstlendiği,Richelle Mead'in kitabından uyarlanmış bir film.Vampir akademisi dampirlerin ve moroilerin yaşadığı bir okul.Moroiler iyi vampirler,strogoiler kötü vampirler.Dampirler ise moroileri strogoilerden koruyan iyi vampirler.Başka bir isimle gardiyanlar. :)

Vampir akademisi hakkında ayrıntılı bilgi için burayı  ziyaret edin. :)

Gelelim Vampir Akademisi'nin eksilerine ve artılarına.

13.6.14

Dünyanın mucizesi kocaman



Merhaba sevgili izleyicilerim.Bu gün bir yıl önce paylaştığım bir paylaşımın devamını yazacağım.Teyzemin torunu olan kız hakkındaki paylaşımda kız daha küçüktü.Şimdi o kız torun büyüdü.Ve ben oraya gittiğimde onun harika fotoğraflarını yakaladım.Üstelik bu kez uyanık.Ha bu arada,adı Pırlanta.




Okudum bitti-Tess geritsen-Cerrah



  Bu romanın her satırından kan sızıyor... Kitaba adını veren, planlı ve kanlı katil Cerrah gerilimi her an ayakta tutuyor.
Dr. Catherine Cordell Savannah’da seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Boston’dadır. Ancak 



başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir.
Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsen’in insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbi gerilim romanlarından beşincisi olan "Cerrah", inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusuyla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman.

Okuduğum bloglar